Blog

Otizmli Bireylerde Dil ve Konuşma Terapisi

Otizm spektrum bozukluğu; sosyal etkiletişim ve iletişimde sınırlılıklara neden olan bir nörogelişimsel bozukluktur.

Otizm spektrum bozukluğunun içinde geçen spektrum kelimesi çeşitlilik anlamına gelmektedir ve asıl olarak otizm spektrum bozukluğunun her bireyde farklılık gösterdiğini anlatmaktadır. Bu nedenle otizm spektrum bozukluğu olan bir birey aynı bozukluğa sahip olan başka bir bireyle aynı belirtileri göstermeyebilir.

Otizmli bireylerin problem yaşamadan yapabildikleri beceriler ve desteğe ihtiyaç duyduğu beceriler her bir otizmli birey için çeşitlilik göstermektedir. Bu durum gerekli müdahalelerin de kişi özelinde planlanıp uygulanmasını gerektirmektedir.

Otizm spektrum bozukluğu yaşamın ilk üç yılında anlaşılabilen, tanılanması çocuk nörologları veya çocuk ruh sağlığı uzmanları tarafından gerçekleştirilen bir gelişimsel bozukluktur. Otizm spektrum bozukluğunun nedeni henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte çeşitli araştırmalar hala devam etmektedir.

Bu bozukluğun dünyadaki yaygınlık oranı geçtiğimiz yıllara oranla gittikçe artış göstermektedir ve yaygınlık oranında cinsiyet faktörünün etkili olduğu, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla görüldüğü bilinmektedir.

Dil ve konuşma terapistleri, otizmli çocuklara dilin sosyal etkileşim kurarken kullanılması gereken bir araç olduğunu farkına varabilmeleri için destek sağlar.

Otizmde Görülen Dil ve Konuşma Bozuklukları

Otizm spektrum bozukluğuna sahip bireyler; iletişim başlatma ve sürdürme, etkin bir şekilde dili kullanma, sözel olmayan ve sözel olan dile dair mesajları anlama, etkileşim kurma gibi alanlarda zorluk yaşamaktadır.

Erken tanı ve müdahale bu zorlukların aşılabilmesi için gerekli en önemli faktörlerden biridir. Otizm spektrum bozukluğuna sahip bireyler üç yaşına kadar bazı erken belirtiler gösterirler. Bu erken belirtiler dikkatli ebeveynler tarafından fark edilebilirse erken dönemde destek almaya başlayan çocukların ilerlemeleri daha belirgin olarak gözlemlenebilir.

İlk 36 aylık dönemde çocuğunuz;

  • Göz kontağı kurmuyorsa,
  • 12-18 aylık dönemde olmasına rağmen yürümeye başlamadıysa,
  • 6-9 aylık dönemde babıldama (ba-ba-ba, de-de-de gibi hece tekrarlamaları) görülmüyorsa veya seyrekse,
  • 2 yaşına gelmesine rağmen 2 sözcüklü cümleler kuramıyorsa (Anne gel vb.),
  • Adıyla seslenildiğinde bakmıyorsa,
  • Taklit becerileri zayıfsa ( el sallama, ses taklitleri gibi taklitleri yapmıyorsa)
  • Basit yönergeleri anlamakta güçlük çekiyorsa ( topa vur gibi),
  • Dönen nesnelere ya da cisimlere çok ilgiliyse,
  • Tekrarlayıcı davranışları veya hareketleri varsa,
  • Oyuncaklarla işlevine uygun oyun kuramıyorsa,

Otizm spektrum bozukluğu gibi gelişimsel bir bozukluktan şüphelenmeli ve bir uzmana danışmalısınız. Unutulmaması gereken bir nokta da şudur ki yukarıda sıralanan belirtiler her zaman bir bozukluğu işaret etmeyebilir, endişelerinizin giderilmesi için bir uzmandan fikir almak iyi olacaktır.

Erken müdahaleyle otizmi olan bireylerin problem yaşadığı alanlar üzerine çalışıp bu problemleri olabildiğince aza indirgemek, bazı davranışlarını değiştirebilmek veya ortadan kaldırabilmek, iletişim ve dili anlama becerilerini güçlendirebilmek mümkündür.

Otizmde Dil ve Konuşma Becerilerini Geliştirme Yöntemleri

Otizm spektrum bozukluğu her bireye özgü değişken belirtiler gösterebilen bir bozukluktur fakat ortak olarak otizmli bireylerin iletişim ve sosyal etkileşim kurma becerilerinde zayıflıklar olduğu söylenebilir.

Otizmli bireyler konuşulan dilin içeriğini anlama, bağlama uygun konuşma, sosyal etkileşim kurabilme, mecaz anlam ve söylemler içeren cümleleri anlama, sözel olmayan dile dair mesajları anlama, iletişim başlatma ve sürdürme, dili etkin bir şekilde kullanma konusunda zorluk çekerler.

Ek olarak; kelime dağarcığının zayıf olması, konuşurken göz teması kuramamak, ekolali ( duyduklarının anında ya da gecikmeli olarak tekrarı), konuşma seslerinin yanlış üretimi, eklerin ve zamirlerin yanlış veya eksik kullanımı gibi belirtiler de görülebilir.

Bunların yanında problem davranış olarak sayılabilecek ağlama, çığlık atma gibi davranışlar, sözel stereotipler (anlamsız ses veya kelime tekrarları) de bulunabilir. Terapilerde öncelikli olarak konuşulan dilin içeriğini anlama, etkileşim kurma, talep etme becerisi, iletişim başlatma ve sürdürme gibi dili anlama ve kullanmaya yönelik hedefler üzerinde çalışılır.

Dilbilgisi eksiklikleri veya yanlış konuşma sesi üretimleri terapilerin daha sonraki hedefleri arasındadır. Ailelerin terapilerden beklentisi öncelikli olarak çocuklarının konuşması olsa da konuşma düşünüldüğünden daha karmaşık bir beceridir ve bazı ön koşul becerilerinin varlığını gerektirmektedir.

Bu ön koşul becerilerinin eksikliği durumunda konuşmanın gerçekleşmesini beklemek yanlış olacağı için özel eğitim öğretmenlerinin desteğiyle bu becerilerin iyileştirilmesi daha doğru bir yol olacaktır.

Konuşma için gerekli ön koşul becerilerinin kontrolü, eksik olan dil kullanım alanlarının belirlenmesi, sözce uzunluğu, dilbilgisi kurallarının kullanımdaki eksiklikler veya yoksunluklar ve iletişim becerilerinin değerlendirilmesi terapi sürecinin öncesinde gerçekleştirilen ayrıntılı bir değerlendirme seansında yapılır.

Değerlendirme seansında elde edilen bilgilerin doğrultusunda çocuğun dil ve konuşma terapilerine başlamaya hazır olup olmadığı kararı verilir ve bireyselleştirilmiş hedeflerden oluşan terapi programı oluşturulur.

Terapilerde otizmli bireyin desteğe ihtiyaç duyduğu becerilere göre davranışçı yaklaşımlardan, floortime gibi etkiletişim temelli yaklaşımlardan, sözel çıktıyı arttırmak için prompt tekniğinden, geleneksel dil ve konuşma terapisi yaklaşımlarından ve alternatif iletişim sistemlerinden uygun olanlarıyla otizmli bireye destek verilir.

Terapilerdeki başarı oranını arttırmak için terapilere ve özel eğitim desteğine mümkün olduğunca erken başlanması gerekmektedir.

Otizmde Konuşma Terapisine Ne Zaman Başlanmalı ?

Otizm spektrum bozukluğu tanısı almış bireylerin mümkün olduğunca en erken zamanda terapilere başlaması ve özel eğitim desteği alması gelişimlerinin daha iyi bir grafik izlemesi için önemlidir.

Herhangi bir tanısı olmamasına rağmen ilk 36 aylık dönemde gelişim geriliğini işaret eden bazı belirtiler görülüyorsa, yürümeye ve konuşmaya başlamada akranlarının gerisindeyse, göz teması kuramıyorsa, adına tepki vermiyorsa, dönen cisimlere veya oyuncaklara karşı dikkat çeken bir ilgisi varsa bir uzmandan vakit kaybetmeden görüş almanız yararlı olacaktır.

Tanısı olmamasına rağmen bu tarz belirtiler gösteren çocukların değerlendirme seansı sonrasında terapileri aile odaklı olarak veya çocuk odaklı olarak uygun olacak şekilde başlatılabilir. Terapilerde ailelerin beklentileri de gözden geçirilmesi gereken bir konudur.

Aileler dil ve konuşma terapilerine çoğunlukla çocuklarının konuşması beklentisiyle katılırlar fakat konuşma bazı ön koşul becerileri gerektiren karmaşık bir beceridir. Ayrıca konuşmanın yanı sıra otizmli çocukların iletişim kurmasını sağlayabilecek alternatif ve destekleyici iletişim sistemleri de bulunmaktadır. Sözel iletişim kuramayan çocuklarda gerekli görüldüğünde bu iletişim sistemlerinden faydalanılabileceği de unutulmamalıdır.

Otizm Konuşma Terapisinde Ailenin Dikkat Etmesi Gerekenler

Aileleri bekleyen bu terapi süreci zaman alacak ve sabır gerektiren bir süreç olacaktır. Çocuklarındaki ilerlemeyi gözlemleyebilmek aileler için en büyük motivasyon kaynağı olmaktadır. Bu nedenle ilerlemenin gözlemlenebilme için ailenin de terapi süreci içinde aktif bir rol oynaması gerekmektedir.

Terapistler, terapiyi alan çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda yaptıkları aktiviteleri ve izledikleri yaklaşımları terapi sürecinin verimliliği için aileyle de paylaşırlar. Ailenin de aynı aktiviteleri yapması ve aynı yaklaşımı izliyor olması ilerlemenin daha fark edilebilir şekilde olmasını sağlar çünkü çocuklar terapi seansları dışındaki vakitlerinin çoğunu aileleriyle geçirirler. Bu süreçte ailenin çocuğa iletişim fırsatları yaratarak eğitimini desteklemesi önemlidir.

Her otizmli çocuğun gereksinimleri farklı olduğu gibi terapi süreçleri de farklıdır. Ailelerin en önemli görevlerinden biri çocuklarının bu özel sürecinde olabildiğince sabırlı olup motivasyonlarını kaybetmeden devam edebilmektir.

Uzm. Dkt. Aleyna Tekin

Lisans eğitimi süresince birçok özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ve özel kliniklerde klinik gözlemlerini tamamlayan Uzm. Dkt. Aleyna Tekin, İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dil ve Konuşma Terapisi Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programını tamamlamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Hemen Bilgi Al!