Dil ve Konuşma Terapisti Nedir? Ne İş Yapar?
Dil ve konuşma terapisti, üniversitelerin dört yıllık eğitim veren Dil ve Konuşma Terapisi bölümünden lisans derecesi ile mezun olmuş kişilerdir.
Dil ve Konuşma Terapisti, farklı seviyelerde konuşma, dil ve iletişim sorunları olan ya da yutma, beslenme zorluğu bulunan her yaştan bireye terapi uygulayabilen kişilerdir.
Dil ve Konuşma Terapisti Kimdir?
Dil ve konuşma terapisti, dil, konuşma, beslenme ve yutma bozuklukları alanında bireylere müdahale eden meslek çalışanlarıdır.
Dil ve konuşma terapisti, dil ve konuşma bozukluğu olan bireylerin değerlendirmesini ve müdahale planını hazırlar.
Dil ve konuşma terapistliği, iletişim dil ve konuşmada bozuklukları olan bireyler ile çalışırken diğer disiplinler arasında iş birliği içerisinde çalışabilen bir meslektir.
Dil ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma bozukluğu ile terapiste başlayan bireyin probleminin terapist tarafından değerlendirilmesi, ayırıcı tanı koyulması ve müdahale planını hazırlanması dil ve konuşma terapisinin sürecidir.
Dil ve konuşma bozukluğuna sahip kişinin iletişim, dil ve konuşma becerilerini geliştirmeye yönelik müdahalelerdir. Dil ve konuşma terapisinde amaç; bireyin günlük hayatında karşılaştığı iletişim güçlüklerini en aza indirmektir.
Dil ve konuşma terapisi, bireyin kendini ifade etme biçimi, planlaması ve üretimlerini en sağlıklı şekilde gerçekleştirebilmesinde yol gösterici olmaktadır.
Bireylerin düşünceyi planlamaları, dilsel üretimlerini sağlamaları, konuştukları dilin seslerini doğru bir şekilde üretebilmeleri ve konuşmalarının anlaşılır olması için uygulanan müdahalelerdir. Bireyin bozukluğunun çeşidine ve seviyesine bağlı olarak terapi sürecinin içeriğinde farklılıklar olabilir.
Dil ve Konuşma Terapistinin Çalışma Alanları
Yutma Bozuklukları
Yutma bozukluğu (Disfaji), yutmanın evrelerinden bir veya daha fazlasında ortaya çıkan güçlüklerdir.
Oral faz evresinde yiyeceği ya da içeceği emme, çiğneme ya da ağızdan boğaza doğru gönderme sorunları, faringeal faz evresinde yiyeceği ya da içeceği yemek borusuna göndermekte yani yiyecek ve içeceklerin yanlış yönde giderek nefes borusuna kaçmasını önlemek için nefes borusunun kapanmasında sorunlar, özofageal faz evresinde ise yiyecek ve içeceğin yemek borusundan mideye gönderilmesinde sorunlar yaşanabilir.
Yutma bozukluğunun belirti ve semptomları:
- Kilo kaybı, yetersiz beslenme veya yeterince yiyememekten kaynaklanan dehidrasyon (susuz kalma)
- Ağız boşluğundan yiyecek ve/veya sıvı sızmasına yol açan yetersiz dudak kapanması
- Yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler, örneğin belirli yiyecek/içeceklerden kaçınma,
- Yemek yeme ya da içme sırasında veya hemen ardından öksürme
- Yemek yeme ya da içme sırasında veya hemen ardından “ıslak” ses
- Çiğneme ya da yutma için daha fazla güç ya da zaman harcanması
- Tekrarlayan zatürre ya da yemek yedikten sonra nefes alırken sıkışma
- Ağızdan yemek ya da sıvı akması veya ağızda yemeğin birikmesi
- Salya akıntısı ve sekresyonların ve/veya bolusun oral yönetimi,
- Burun boşluğundan yiyecek veya sıvıların geri gelmesi,
- Boğazda besinin “yapışması” veya “doluluk” şikayetleri,
- Yutma esnasında ağrı
Yutma bozukluğu, merkezi sinir sistemi veya kraniyal sinirlerdeki hasara bağlı olarak da gelişebilmektedir. İnme, Travmatik beyin hasarı, Demans, Parkinson hastalığı, Multipl skleroz (MS) örnek durumlardır.
Beslenme Bozuklukları
Beslenme bozuklukları, bireyin uygun büyüme ve beslenme durumunu sürdürmek için ağızdan yeterli miktarda yiyecek veya sıvı tüketememesi ve tıbbi, davranışsal ve/veya psikososyal durumların etkileşiminin sonucu olarak ortaya çıkan bozukluklardır.
Pediatrik beslenme bozuklukları çocukların %25’inde görülmektedir. Dil hareketi veya çiğneme konusunda zorluk, duyusal problemler sebebiyle besinin dokusundan dolayı ele veya ağıza besini almak istememek, yeni yiyecek veya içecek denemek konusunda zorluk çekmek beslenme bozukluklarındandır.
Beslenme bozukluğunun belirtileri:
- Çocuklarda beklenen kilo alımının sağlanamaması veya büyümede duraksama
- Beslenmeyi reddetmek
- Tükürmek, kusmak
- Ciddi kilo kaybı
- Gelişim seviyesine uygun yiyecekleri veya sıvıları reddetmek
- Sınırlı çeşitlilikte veya miktarda yiyecek veya sıvı kabul etmek
- Gelişim seviyesine göre uygunsuz yemek davranışları sergilemek
- Gelişim seviyesine göre beklenen kendi kendine beslenme becerilerine hakim olamamak
- Gelişimsel olarak uygun beslenme gereçlerini kullanmamak,
Ses Bozuklukları
Bireyin ses kalitesinin, perdesinin ve şiddetinin yaşına ve cinsiyetine uygun olmama durumu ses bozukluğudur.
Ses bozuklukları bozuklukları konjenital (doğumdan gelen) ya da sonradan oluşmuş olabilir. Çoğunlukla sesin yanlış kullanımına bağlı olarak meydana gelmektedir.
Fizyolojik ses bozuklukları vücutta meydana gelen, yapısal bütünlüğü bozan oluşumlardan kaynaklanmaktadır.
Bunların en sık rastlanılanları; nodül, polip ve kisttir. Ses bozuklukları temelde fonasyon ve rezonans ile ilgilidir. Fonasyon bozukluğu, sesin fısıltı gibi nefesli, boğuk, kısık olarak çıkmasına neden olur.
Rezonans bozukluğu ise sesin, buruna giden hava yollarından çok fazla çıkması (hipernazalite) ya da tam tersi olarak burun yollarından geçen sesin yeterince rezonanslı olmaması (hiponazal) olarak tanımlanır.
Ses terapisi prosedürleri patolojinin tipine göre değişir.
Ses bozukluğu yaşandığında öncelikle hekim muayenesi gerekmektedir. Hekimin yönlendirmesine göre cerrahi müdahale ve/veya ses terapisi yapılır.
Gecikmiş Dil ve Konuşma
Çocuğun konuşması yaşıtlarına göre geri ya da konuşma gelişimi açısından normalden yavaş ise bu konuşmaya gecikmiş dil ve konuşma denilir.
Normal gelişim gösteren bir çocuğun 12-18 ay ilk kelimeleri üretmesi, 24. Aydan itibaren en az 2 kelimeli cümle düzeyinde konuşması beklenir.
Dil ve Konuşma Terapisi ile Ergoterapi Arasındaki İlişki
Dil ve konuşma bozukluğu olan çocukların müdahale sürecinde ergoterapistler gerekli durumlarda iş birliği içerisinde çalışırlar.
Ergoterapist, bireyin beklentilerini, istediği aktiviteleri ya da çevreyi bireylerin katılım sağlayabilecek hale getirir veya kişilerden bekleneni yapabilme becerilerini geliştirme konusunda yardımcı olur.
Konuşma ve dil edinimi görünenden daha fazla duyusal sürece bağlı olduğu için iletişim kurmakta gerekli olan normal duyusal süreçleri bilmek önemlidir.
Ergoterapistler uyguladığı duyu bütünleme müdahalesiyle odaklanma, işlemleme, öğrenme problemlerini aşmakta etkilidir.
Dil ve konuşma terapisi alan çocuklara uygulanan duyu bütünleme müdahalesi sonucunda çocuğun bireysel, sosyal ve akademik performanslarında ciddi bir artış sağlanabilir.
Dil ve Konuşma Bozukluklarına Genel Bir Bakış
Afazi
Afazi nörolojik nedenlidir. Genellikle inme sonrası meydana gelir. Afazi dilin algılanmasını ve üretimini etkiler.
Algılanma, işitsel anlama ve okuduğunu anlama boyutlarında etkilenir. Bazı afazili bireyler başkalarını anlamaktan ziyade kendilerini ifade etmekte güçlük çekerler. Motor konuşma bozuklukları afaziye eşlik edebilir .
Apraksi
Konuşma apraksisi, konuşmaya ilişkin istemli kas hareketlerinin planlanması ve sıralanmasına yönelik zorluklardan doğan bir konuşma bozukluğudur. Bozukluk kasların yetersizliğinden kaynaklı değildir. Refleksler ve otomatik hareketler korunmuştur.
Dizartri
Konuşma üretimi için gerekli olan solunum, fonasyon, rezonans, artikülasyon ve prozodi bileşenlerinin tamamını ya da birkaçını etkileyen bir hasar sonucu oluşan motor konuşma bozukluğudur.
Etkilenme sonucunda konuşmanın üretimini sağlayan kas kontrolünü etkileyen nörömotor bir sorunla karşılaşılmaktadır.
Konuşma kas sistemindeki zayıflık, koordinasyonsuzluk ya da paralize nedeniyle oral iletişim sorunları ortaya çıkmaktadır.
Kekemelik
Kekemelik, konuşmanın akıcılığında görülen bozukluklardır. Sözel ifadede ses, hece veya kelimelerin tekrar, uzatma, blok şeklinde karakterize olan akıcılık bozukluğudur.
Birey söylemek istediğini bilmektedir fakat söylemekte zorlanmaktadır. Konuşurken kelimelerde ve hecelerde takılırlar ve kelimeyi veya heceyi tekrarlar ve uzatırlar. Kekemeliğe diğer konuşma bozuklukları da eşlik edebilmektedir.
Kekemelik genellikle çocukluk döneminde başlar fakat yetişkinlik dönemine kadar uzayan kronik bir durum haline de gelebilir. Kekemelik, çocuklarda en sık 2- 6 yaş dil gelişim sürecinde ortaya çıkan bir akıcılık bozukluğudur.
Kekemeliğin nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Stres, korku, heyecan , anksiyete gibi olumsuzluklar kekemeliği tetikleyen nedenlerden bazılarıdır. Kekemelikte genetik faktörler de önemli rol oynamaktadır.
Özgül Öğrenme Güçlüğü
Kelimelerin yanlış̧ ya da yavaş̧ veya çok çaba harcayarak okunması, okunanların anlamını anlama güçlüğü, sözcük veya harfleri doğru yazmada güçlüğü, yazılı anlatım güçlükleri ve sayısal akıl yürütme güçlükleri gibi bir veya daha fazla alanda işlevselliğin bozulmasına yol açan nörogelişimsel bir bozuktur.
Daha fazla bilgi için; https://aleynatekin.com/ozgul-ogrenme-guclugu/
Fonolojik Bozukluklar
Konuşulan dilin kendine özgü dilbilgisi kurallarının temelini oluşturan sesbilgisel güçlüklerin olması fonolojik bozukluktur.
Çocuk sesleri üretmekte zorluk çeker. Birçok ses bir arada etkilenir ve konuşmanın anlaşılırlık düzeyi düşer.
Çocuğun konuşmasında kronolojik yaşına uygun olmayan fonolojik işlemler söz konusundur. Genellikle nedeni belirsizdir. Erken dönemde müdahale edilmesi bozukluğun giderilmesi için önemlidir.