Kekemelikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar
Kekemelik, toplumda sıkça yanlış anlaşılan ve hakkında birçok yanlış inanış bulunan bir konuşma bozukluğudur.
Kekemelik, konuşma akıcılığının bozulması olarak tanımlanabilir ve genellikle ses, hece veya sözcük tekrarları, seslerin uzatılması ve konuşma sırasında bloklar şeklinde kendini gösterir. Bu belirtilere ek olarak, göz kırpma, el vurma gibi ikincil davranışlar da kekemeliğe eşlik edebilir.
Kekemeliği olan bireyler, bu duruma yönelik olumsuz tutum ve duygular nedeniyle bazı ses ve sözcüklerden kaçınma veya belirli konuşma ortamlarından uzak durma gibi davranışlar da sergileyebilirler.
Bu içeriğimizde, kekemelikle ilgili yaygın olarak doğru sanılan bazı yanlış bilgileri ele alacak ve gerçekleri açıklayacağız.
Yanlış: Kekemelik Korku, Stres veya Travmadan Kaynaklanır
Günümüzde kekemeliğin bir travma ya da korku sonucu tamamen psikolojik kökenli olarak ortaya çıktığına yönelik görüş kabul görmemektedir.
Kekemelik, genetik, bilişsel, motor, dilsel, nörolojik ve çevresel faktörlerin etkilediği çoklu nedenlere dayalı nörogelişimsel bir bozukluktur. Yapılan nörogörüntüleme çalışmalarında kekeme bireylerin beyin yapı ve işleyişinde farklılıklar olduğu kanıtlanmıştır.
Yanlış: Kekemelik Bir Hastalıktır
Kekemelik bir hastalık değil, bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik, konuşma akıcılığının; ses, hece veya tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzatılması ve hava akışında veya seslemede bloklarla, olağandışı yüksek sıklıkla ve/veya uzun süreli kesintilere uğramasıdır. Bu durum, tıbbi bir hastalık olarak değil, bir iletişim bozukluğu olarak değerlendirilir.
Yanlış: Kekemelik Ebeveynlerin Hatasından Kaynaklanır
Araştırmalar, kekemeliğin ortaya çıkmasında anne-babanın doğrudan bir etkisi olmadığını göstermektedir. Kekemelik, çoğunlukla genetik ve nörolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır. Ebeveynlerin tutumu kekemeliğin seyrini etkileyebilse de, kekemeliğin ortaya çıkmasının nedeni değildir.
Yanlış: Kekeleyen Bireylere Sakin Ol Demek Onlara Yardımcı Olur
Kekeleyen bireylere “Rahat ol”, “Sakinleş” gibi cümleler kurmak genellikle yardımcı olmaz, hatta ters etki yapabilir. Bu tür ifadeler, kişinin üzerindeki baskıyı artırabilir ve kekemeliği daha da şiddetlendirebilir. Bunun yerine, kişiye konuşması için yeterli zaman tanımak ve sabırlı olmak daha faydalıdır.
Yanlış: Kekemelik Psikolojik Bir Bozukluktur
Kekemelik, öncelikle nörolojik temelli bir konuşma bozukluğudur. Psikolojik faktörler kekemeliği etkileyebilse de, kekemeliğin temel nedeni değildir. Kekemeliği olan bireylerin ortalamadan daha farklı psikolojik bir görünüm sergilemedikleri sonucuna varılmıştır.
Yanlış: Kekemelik Taklit Yoluyla Öğrenilebilir
Çocukların çevrelerinde kekeleyen bir bireyi taklit ederek kekeme olmadıkları araştırmalarla gösterilmiştir. Kekemelik, taklit yoluyla öğrenilen bir davranış değil, çoğunlukla genetik ve nörolojik faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur.
Yanlış: Kekeme Bireyler Akademik Olarak Başarısızdır
Kekeme bireylerin akademik hayatında başarısız olacağı inancı doğru değildir. Kekemelik, kişinin zekasını veya öğrenme yeteneğini etkilemez. Kekemeliği olan bireyler, uygun destek ve anlayış ile akademik alanda başarılı olabilirler. Önemli olan, kekemeliğin kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine engel olmamasıdır.
Ne Zaman Dil ve Konuşma Terapistine Başvurmalısınız?
Kekemelik konusunda endişeleriniz varsa vakit kaybetmeden bir dil ve konuşma terapistine başvurmanız önemlidir. Bir uzmana ne zaman başvurmanız gerektiğine ilişkin ipuçlarını aşağıdaki gibi detaylandırabiliriz;
- Erken Müdahale: Kekemelik belirtileri başladıktan sonraki ilk 6-12 aylık süre, kendiliğinden iyileşme için kritik bir dönemdir. Bu süre içinde semptomlarda azalma görmüyorsanız, bir uzmana başvurmak önemlidir.
- Çocuklarda Gözlemlenen Semptomlar: 2-4 yaş arasında çocuğunuzda kekemelik belirtileri gözlemliyorsanız ve bu belirtiler birkaç ay içinde azalmıyorsa, bir dil ve konuşma terapistine danışmak faydalı olacaktır.
- Kronikleşme Riski: 7-8 yaş ve üzerinde halen kekemelik semptomları devam ediyorsa, kronikleşme riski artar. Bu durumda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.
- İkincil Davranışlar: Kekemeliğe eşlik eden göz kırpma, el vurma gibi ikincil davranışlar gözlemliyorsanız, bu durumu bir uzmanla değerlendirmek önemlidir.
- Sosyal ve Akademik Etki: Kekemelik, kişinin sosyal ilişkilerini veya akademik performansını etkilemeye başladıysa, profesyonel yardım almak gereklidir.
- Kaçınma Davranışları: Kişi belirli kelimelerden veya konuşma durumlarından kaçınmaya başladıysa, bu durum bir uzmana danışmayı gerektirir.
- Yetişkinlerde Devam Eden Kekemelik: Yetişkinlik döneminde de devam eden kekemelik için bir dil ve konuşma terapistinden destek almak, yaşam kalitesini artırabilir.
Her birey kendine özgüdür ve dolayısıyla her kekemelik vakası birbirinden farklıdır. Bu da kişiye özel değerlendirme gerekliliği ortaya çıkarır.
Bir dil ve konuşma terapisti, kekemeliğin şiddetini ve etkisini değerlendirebilir, uygun terapi yöntemlerini belirleyebilir ve kişiye özel stratejiler geliştirebilir. Erken müdahale ve doğru yaklaşım, kekemeliğin yönetiminde büyük fark yaratabilir.